NUMARALI
HADİS-İ ŞERİF:
29 - (1657) حدثني
أبو كامل فضيل
بن حسين
الجحدري.
حدثنا أبو
عوانة عن
فراس، عن
ذكوان أبي
صالح، عن
زاذان أبي
عمر. قال:
أتيت
ابن عمر، وقد
أعتق مملوكا.
قال: فأخذ من الأرض
عودا أو شيئا.
فقال: ما فيه
من الإجر ما
يسوى هذا. إلا
أني سمعت رسول
الله صلى الله
عليه وسلم
يقول (من لطم
مملوكه أو
ضربه فكفارته
أن يعتقه).
[ش
(ما يسوى) هكذا
وقع في معظم
النسخ: ما
يسوى. وفي بعضها:
ما يساوي.
وهذه اللغة
الصحيحة
المعروفة.
والأولى عدها
أهل اللغة في
لحن العوام.
وأجاب بعض
العلماء عن
هذه اللفظة
بأنها تغير من
بعض الرواة.
لا أن ابن عمر
نطلق بها.
ومعنى كلام ابن
عمر أنه ليس
في إعتاقه أجر المعتق
تبرعا، وإنما
عتقه كفارة
لضربه].
{29}
Bana Ebû Kâmil Fudayl b.
Hüseyn Eİ-Cahderî rivayet etti. (Dediki): Bize Ebû Avâne Firâs'dan, o da Zekvân
Ebû Sâlih'den, o da Zâzân Ebû Ömer'den naklen rivayet eyledi. Şöyle demiş:
îbni Ömer'e geldim; bir
köle âzâd etmişti. Yerden bir çöp veya bir şey alarak: Bunda bana değer ecir
yoktur; şu var ki, ben Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'i;
»Her kim kölesine tokat
atar veya döğerse keffâreti o köleyi âzâd etmesidir.» buyururken işittim, dedi.
30 - (1657) وحدثنا
محمد بن
المثنى وابن
بشار (واللفظ
لابن المثنى).
قالا: حدثنا
محمد بن جعفر.
حدثنا شعبة عن
فراس. قال:
سمعت ذكوان
يحدث عن
زاذان؛
أن
ابن عمر دعا
بغلام له.
فرأى بظهره
أثرا. فقال له:
أوجعتك؟ قال:
لا. قال: فأنت
عتيق.
قال: ثم أخذ
شيئا من الأرض
فقال: ما لي
فيه من الأجر
ما يزن هذا.
إني سمعت رسول
الله صلى الله
عليه وسلم
يقول (من ضرب
غلاما له، حدا
لم يأته، أو
لطمه، فإن
كفارته أن
يعتقه).
[ش
(حدا لم يأته)
أي جزاء
وعقوبة. فهو
مفعول من أجله.
وقوله: لم
يأته، صفة له.
أي لم يفعله،
يعني لم يفعل
موجبه].
{30}
Bize Muhammed b. El-Müsennâ
ile İbni Beşşâr da rivayet ettiler. Lâfız İbni Müsennâ'nındir. (Dedilerki):
Bize Muhammed b. Ca'fer rivayet etti. (Dediki): Bize Şu'be, Firâs'dan rivayet
etti. (Demişki): Ben Zekvân'ı, Zâzân'dan naklen rivayet ederken dinledim ki,
îbni Ömer bir kölesini çağırarak sırtında bir eser görmüş de ona:
— Senin canını acıttım
mı? demiş. Köle: Hayır! cevâbını vermiş. İbni Ömer: Sen âzâdsın! demiş. Râvi
diyor ki:
Sonra yerden bir şey
alarak: Benim için bunda bu işe değer ecir yoktur. Ben Resûlullah (Sallallahu
Aleyhi ve Sellem)'i:
«Her kim bir kölesini
(mûcebini) yapmadığı bir kabahat için döğer veya tokatlarsa onun keffâreti o
köleyi âzâd etmesidir.» buyururken işittim, dedi.
(1657) - وحدثناه
أبو بكر بن
أبي شيبة.
حدثنا وكيع. ح
وحدثني محمد
ابن المثنى.
حدثنا
عبدالرحمن.
كلاهما عن
سفيان، عن
فراس. بإسناد
شعبة وأبي
عوانة. أما
حديث ابن مهدي
فذكر فيه (حدا
لم يأته). وفي حديث
وكيع (من لطم
عبده) ولم
يذكر الحد.
{…}
Bize bu hadîsi Ebû Bekir
b. Ebî Şeybe de rivayet etti. (Dediki): Bize Vekî' rivayet etti. H.
Bana Muhammed b.
El-Müsennâ dahî rivayet etti. (Dediki): Bize Abdurrahmân rivayet etti. Her iki
râvi Süfyân'dan, o da Firâs'dan Şu'be ile Ebû Avâne'nin isnadı ile rivayet
etmişlerdir.
İbni Mehdî'nin hadîsinde
«Mûcebini yapmadığı bir kabahat için» ibaresini zikretmiş; Vekî'in hadîsinde
ise «Her kim kölesini tokatlarsa» demiş; kabahati anmamıştır.
İzah:
Hadîsin birinci
rivâyetindeki «mâ yesvâ» kelimesi ekseri nüshalarda burada olduğu gibi
nakledilmişse de bâzı nüshalarda «mâ yüsâvî» şeklinde olduğu görülmüştür.
Doğrusu da budur: Kitabımızdaki şeklini bazı ulemâ, cahiller tarafından
yapılmış bir i'râb hatası saymış; bir takımları da râvilerden birinin yaptığı
bir değiştirme olarak kabul etmiş; İbni Ömer (Radîyallahu anh)'ın bu şekilde söylemediğini
beyân etmişlerdir. îbni Ömer hazretleri kölesini tokatladığı için bu yaptığına
keftâret olmak üzere âzâd etmişti. Buradaki sözünden maksat da bunu
anlatmaktır. Yâni ben bu köleyi âzâd etmekle teberru' suretiyle âzâd olunan
köle sevabını kazanamam; ben bunu ancak vurduğum tokada keffâret olsun diye
âzâd ettim; demek istemiştir.
Bu hadîsler kölelere ve
hizmetçilere iyi muamele edilmesi lâzım geldiğine delildirler.
Ulemâ bu kadarcık bir
döğmekle köleyi âzâd etmek vâcib değil, mendüb olduğuna ittifak etmişlerdir.
Bunun yapılan hataya keffâret olacağı ümîd edilir. Fakat sebepsiz olarak fazla
döğerek Bir yerini kırmak veya koparmak, bir tarafını yakmak gibi ağır
tecziyeler hususunda ihtilâf edilmiştir.
Mâlikîler'le İmam Leys'e
göre böyle bir köle, sahibi aleyhine âzâd olur ve sahibi, hükümet tarafından
cezalandırılır. Diğer ulemâ kölenin âzâd olmayacağına kail olmuşlardır.